Kendi ideolojisine ‘sâdık’ bir ‘Fidel’ - Selahaddin E. ÇAKIRGİL

Onun dört kelimelik cümlesi, gerçekte sevinç ifadesi idi ve hiç de ÅŸaşırtıcı deÄŸildi. Evet, o., zâhirinden bakılsa basit bir haber cümlesiydi. Halbuki, Trump bir haberci deÄŸildi ve verdiÄŸi haber de, zâten mâlumu ilâm idi, bilinen bir ÅŸeydi. Ama, Castro’nun öldüğünün Trump tarafından açıklanması, bir komünistin ölümüyle, komünizmin de öldüğü vurgusu içindi Halbuki, kiÅŸiler ölür, zihniyetler kalır. ‘Kapitalizm hep banacılığı’  olduÄŸu müddetçe, sosyalist- komünist ve daha baÅŸka fikrî cereyanlar da hep olacak ve insan aklı alternatif çözüm yollarını hep arayacaktır.

Trump daha sonraki açıklamasında da, ‘Castro zâlim bir diktatördü..’ demiÅŸ ve ‘Kuba’yı kapitalist USA emperyalizmi eliyle yeniden yaÄŸmalama’  döneminin gelebileceÄŸi ümidiyle şöyle devam etmiÅŸ: ‘Bizim yönetimimiz Küba halkının hak ettiÄŸi refah dolu hayatı saÄŸlamak için elinden geleni yapacaktır.’

***

‘Fidel’, sâdık, sadakatli, dindarca bir baÄŸlılık gibi mânâlara gelmektedir.

Castro da öyleydi ve ‘ismiyle musemmâ bir tip idi..’ denilebilir. O, insanlık tarihi boyunca var olan ‘zengin- fakir arası mücadelenin  -Marx’ın daha bir tedvin ederek geliÅŸtirdiÄŸi- komünist yorumuna bir din gibi baÄŸlıydı. Onun içindir ki, marxizmin ilk ve en büyük temsilcisi sayılan Sovyetler BirliÄŸi’nin  Ã¼Ã§ çeyrek yüzyıllık bir uygulamadan sonra baÅŸarısızlıkla dağılmasına ve Çin Komünist Partisi’nin de ‘dünyanın en büyük kapitalist gücü’ne dönüşmesine raÄŸmen, Fidel ve de Venezuella’nın müteveffâ lideri Hugo Chavez, ölümlerine kadar halklarının gönlünde kalmayı baÅŸardılar. 

Nitekim, Castro’nun  1959’da baÅŸlayan ve nice ‘soÄŸuk savaÅŸ’ entrikalarıyla karşılaÅŸan 50 yıllık iktidarını  -sonunda kardeÅŸine- bırakmış olsa bile, halkı nazarında o son ânına kadar, sadece ‘Fidel’ diye hitab edilebilen bir figür olarak kalabilmesi, herhalde, onun ideolojisine ve halkına ‘sâdık’ olmasıyla izah edilebilir. 

***

Elbette,  onca yaldızlı vaadlerine raÄŸmen komünizmin de, tıpkı kapitalizm gibi, nice büyük acılara mal olduÄŸu reddedilemez. Bu yüzden de bir umut olarak kalma ÅŸansını yitirdi. Ama, insan aklı, dünya ni’metlerinin âdilâne ÅŸekilde dağıtılması için bir çare aramayı hep sürdürecektir. Nitekim, ÅŸair, ‘Aç midelerden doÄŸar, nurtopu ihtilaller..’ demiÅŸtir. Evet, nice toplum ve coÄŸrafyalarda öyle ‘nurtopu nice ihtilaller’  doÄŸmuÅŸtur ama, o ihtilaller kısa sürede, öncülerinin bile tanıyamıyacağı bir hâle de gelmiÅŸtir. 

Fidel  de sonunda hayal ettiÄŸi toplum düzeninin kendisinden önce öldüğünü görmek  bahtsızlığını yaÅŸamıştır. Ama, USA emperyalizminin burnunun dibindeki Kuba’da kendisine düşman bir toplum düzenini istemiyeceÄŸi ve onun güçlenmesine göz açtırmamak için sürekli entrikalar hazırlayacağı da açıktı. 

***

Fidel Castro ile temelde, dünya bakış açısından bir Müslüman olarak ayrıldığım ortadadır. Ama, onun, 30 yıl öncelerde  kendisini ziyaret eden bir ‘müslüman heyet’le görüşmesi sırasında söyledikleri de yabana atılacak cinsten deÄŸildi.. 

Diyordu ki, özetle: ‘Benim din karşıtlığım, kendi toplumumla sınırlıdır. Ãœstelik, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda katolik okulunda okudum. Ama, o öğrendiÄŸim din, gördüm ki, siyah pelerinli beyaz kardinaller eliyle, benim halkımı kapitalizme peÅŸkeÅŸ çekmiÅŸ..

Siz ise, Ä°slam’ın öyle olmadığını söylüyorsunuz. Olabilir, ama bizim toplumumuzda hâkim olan din, o deÄŸil..’

***

Fidel, evet, kelimenin tam mânâsıyla bir komünist idi, ama, belki de içinde bulunduÄŸu ÅŸartlar  ona ideallerini hayata yansıtmak fırsatı vermedi ve ‘yoksullukta eÅŸitliÄŸi esas alan’ bir konuma düştü. Halkı da herhalde, Fidel’in devirdiÄŸi Batista rejimi ve daha önceki kapitalist diktatörlük dönemlerinde olduÄŸu gibi toplumun yeniden ‘açlar- toklar’ diye kutuplaÅŸmasındansa, ‘yoksullukta eÅŸitlik’ durumunda kalmasını tercih etti.

Selahaddin E. ÇAKIRGİL - STAR